2 Mart 2011 Çarşamba

PL 18. Hafta (ERT.): Chelsea 2 - 1 ManU

Kopenhag maçından sonra dediğim gibi yine "İşte bu!" diyerek başlayacağım. Bu maç öyle kritikti ki mağlubiyet çok çok kötü bir etki yaratabilirdi bu takımın üstünde. Ama öyle olmadı ve olmamız gerekeni, gerçek Chelsea'yi ikinci yarı fazlasıyla gösterdik. Ligde kaçıncı sıradayız ama hala mücadeleye devam ediyoruz. Bu galibiyetle beraber de 48 puanla Tottenham'ın 1 puan önünde 4. sıraya yükseldik. Manu'yu herkes bu seneki harika gidişatıyla biliyor ama bugün herkese öyle bir ikinci yarı izlettik ki hem bu oyunla 15 puan önümüzdeki lideri devirdik hem de sezon öncesi Community Shield karşılaşmasındaki yenilginin cevabını vermiş olduk ve tabii ki en önemlisi "ligde hala sözümüz geçer"i tüm Premier League'e tekrar duyurduk.

İlk yarıyla maçı kısaca özetlemeye başlayalım. Maçın ilk 20 dakikası karşılıklı ataklarla geçti. Bu dakikalarda önemli diyebileceğimiz sadece Malouda'yla uzaktan kritik bir şutumuz var. Devam eden 15 dakikada yani 20-35 arası Manu'nun maçta büyük üstünlüğü söz konusu ve zaten bu dakikalarda Rooney'nin uzaktan şutuyla öne geçtiler. İlk yarının son 10 dakikasında ise üstünlüğü kuran taraf bizdik ve Ivanovic'le önemli bir pozisyon yakaladık fakat yine gol için yeterli bir girişim olmadı. Onun dışında son dakikada bir frikiğimiz var fakat onu da Cole'la değerlendiremedik ve ilk yarıyı 1-0 geride kapattık.

Ancelotti arada nasıl bir konuşma yaptı bilmiyorum ama ikinci yarı sahaya çok farklı çıktık. Öyle bir Chelsea vardı ki sahada anlatmak boş olur. O 45'i imkanı olan varsa ve eğer izlemediyseniz tüm Chelsealilere izlemelerini öneririm. İzleyenler uzun bir aradan sonra gerçek Chelsea'yi gördü, gösterdik. Neyse, kısaca anlatalım biz bu 45'i de... Dediğim gibi harika başladık. Çok istekliydik ve maçtan hiç düşmedik. Manu'ya koca 45 dakika boyunca en fazla 2-3 şans vermişizdir. Dikkatinizi çekerim Manu'dan bahsediyoruz. Bu sene sürekli gösterdikleri yüksek performanslarıyla konuşulan bir ekipten... İşte bu ekibi 54'te yeni transferlerden Torres'ten bir gol beklerken diğer transferimiz Luiz'den gelen golle biraz daha yıprattık. Biraz daha diyorum çünkü ikinci yarıda o ana kadar zaten oyunumuzla yavaş yavaş yıkıyorduk rakibi ve bu gol tam bir darbe oldu. Tabii asıl darbe Lampard'ın penaltısıyla geldi. Penaltıya kadar yani yaklaşık 25 dakikada da arka arkaya geldik ve bu gelişlerimizin sonuncusunda -79'da- oyuna sonradan giren Zhirkov'u ceza sahası içinde düşürdüler ve oyunumuzla hak ettiğimiz gole ulaşmamızı kolaylaştırmış oldular. Lampard'la penaltıyı gole çevirdik ve bu dakikadan sonra bir daha toparlanamayan bir lider vardı karşımızda. Öne geçmiştik, 0-1'den 2-1 yaptık maçı ama hala bırakmadık mücadeleyi ve son dakikalarda da çok çok kritik pozisyonlar yakaladık. Oyunu serleştiren Manu'da kaptan Vidic kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Ve maç 2-1'lik skorla sona erdi. 8 senedir -Abramovic takımı aldığından beri- Stamford'da yenilmediğimiz Manu'ya yine boyun eğmedik, hatta "zirve" bize boyun eğdi.

Şu anda 48 puanla 4. sıradayız fakat Man City maç fazlasıyla 2 puan önümüzde. Yani eksik maçımızdan alacağımız galibiyetle gerçek sıramızın 3.'lük olduğunu unutmamak gerek. Daha da ötesi böylelikle zirveyle aramız 9 puana düşer ki daha 24 saat önce zirvenin hayal olduğunu düşünmeye başlamıştım fakat şimdi hiç de öyle değilim. Oyuncularımızın da böyle olması gerek bence. Bugünkü performansları harikaydı. Herkes bunu kafasına koyarsa olmayacak şey değil. Bunu her maç devam ettirirsek -inancımı gerçekten çok fazla arttırdı bugünkü maç- neler olur neler... Fazla da uçmayalım ama her şey tersine dönebilir, neden olmasın?..

Torres'ten konuşalım biraz da... Kopenhag maçında yavaş yavaş gol sinyallerini vermişti, bu maç açıkçası çok fazla şey bekliyordum ondan ama yine olmadı. Hatta ciddi derecede düşük gördüm performansını. 90 dakika boyunca da oynadı. Belki Ancelotti Anelka yerine Torres'i çıkarıp Drogba'yı soksa daha mantıklı ve yararlı bir değişiklik olabilirdi ama hiç farketmez. Galibiyet geldi ya, önemli olan o.

Şimdi, haftaya Pazartesi Blackpool deplasmanına gidiyoruz. İkinci yarıdaki oyunu artık her maç göstersek yıkarız Blackpool gibi takımları. Ama bizde çoğu maçta şöyle bir durum ortaya çıkıyor: İkinci yarılarda çok daha iyi oluyoruz. Neden anlamadım. Neden ilk yarı o kadar iyi ve istekli olamıyoruz bilmiyorum. Belki yenen goller aklımızı başımıza getiriyordur. Ama ilk golü biz atsak ve böylelikle Chelsea karşısındaki takımın daha kolay dağılacağını unutmasak daha iyi olur aslında. Ama nedense ilk yarılar gol için yeterince istekli olamıyoruz.

Luiz'e de bugün tebriğin en büyüğünü yollamak gerek. Gerek defanstaki müdahaleleri gerekse zaman zaman atağa katkısı ve golüyle harikaydı. Genç yaşına rağmen önemli anlarda önemli roller üstleniyor. 21 milyon sterlini hak eden ve etmeye de devam edecek bir görüntü çiziyor. Umarım böyle sürer.

İyi maç oldu. Bayağı da yazdık. Daha sonra görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder