29 Mayıs 2011 Pazar

Genel Sezon & Gelecek Değerlendirmesi

2010/11 sezonunu bir hafta önce kapattık... Ne yazık ki beklentilerin karşılanamadığı ve Chelsea'nin kalitesine yakışmayan bir sezon oldu. Sezon içinde bu seviyede bir takımın bile kaldıramayacağı kadar şanssızlıklar yaşadık: Takımın temel taşları diyebileceğimiz Terry, Drogba, Lampard, Alex gibi oyuncuların aynı döneme gelen uzun süreli sakatlıkları, Essien'in tam da bu döneme gelen 3 maçlık cezası, gençlerin bu as oyuncuların boşluğunu dolduramaması, Ray Wilkins'in takımdan ayrılışının oyuncular üzerinde yarattığı etki (bu konuya her ne kadar katılmasam da söylenenler böyle) vs. vs. Harika bir başlangıcın izlerini ani bir düşüşle sildik. Yeniden şampiyonluğa oynamak için önümüzde uzun bir dönem vardı fakat tekrar toparlanma konusunda çok geç kaldık (belki de takımın&Ancelotti'nin tek hatası buydu). Ama nihayetinde toparlanarak elimizden geleni yaptık ve bu takımı tekrar ikinci sıraya yerleştirdik. Premier League kısmı için sezonun özeti bu şekilde... FA Cup ve Carling Cup içinse çok erken vedalar yaşadık bu sezon. Carling Cup'a üçüncü, FA Cup'a ise dördüncü turda yaşadığımız o kötü döneme gelen maçlarla veda ettik. Şampiyonlar Ligi'ndeyse aslında tüm turnuvaların aksine çeyrek finale kadar gayet güzel geldik. Gurubu zirvede tamamlayıp son 16'da da Kopenhag'ı rahat geçtik. Kötü geçen sezonda en azından Şampiyonlar Ligi'nde bir şeyler yapmak istiyorduk fakat çeyrek finalde ManU'ya iki maçta da mağlup olarak ne yazık ki Şampiyonlar Ligi'nden de elendik... 2010/11 sezonunda turnuvalardaki başarılarımızı (veya başarısızlıklarımızı) bu şekilde özetleyebiliriz.

Yukarıda saydığımız bütün bu şanssızlıkların yanında gol yollarında da ciddi sıkıntılar yaşadık bu sezon. Biraz istatistiksel konuşacak olursak 2009/10 sezonunda Premier League'i 103 golle tamamlamışken bu sezon sadece 69 gol atabildik. En golcü ismimiz Anelka ve tüm turnuvalarda sadece 16 golü var. Ondan sonra gelen Malouda'nın 14; Drogba, Kalou ve Lampard'ın ise 13'er golü mevcut. Oysa ki 2009/10 sezonunda sadece Drogba'yla 37 gol bulmuştuk. Bu sezonsa ne yazık ki bu sayının yanına bile yaklaşamadı Drogba. Zaten bu yüzden de devre arasında Torres transferi yapıldı ama o da isteneni veremeyince yapacak bir şey kalmadı. Kısacası golcülerimizin verimsizliği, bütün o şanssızlıkların üstüne tuz biber oldu diyebiliriz.

Yapılan transferlere bakacak olursak sezon öncesi, yani geçtiğimiz yaz Ballack, Carvalho, Joe Cole, Deco, Belletti gibi çok önemli ve tecrübeli isimleri takımdan gönderdik, karşılığında sadece Ramires ve Benayoun transferlerini yaparak aslında kadroyu ciddi şekilde daraltmış olduk. Ancelotti'nin deyişiyle takımı gençleştirme girişimleriydi bunlar. İlk başlarda her şey güzel giderken, yani sakatlık gibi problemler yokken tabii ki kadronun yetersizliğini anlayamadık. Ama bir anda arka arkaya sakatlıklar vurunca takımı sorun ciddi şekilde kendini göstermiş oldu. Hatta bir ara defansın ortasında oynatacak oyuncu bulamadık desek yalan olmaz. Bunun üzerine devre arasında defansı ve ileri ucu güçlendirmek adına Luiz ve Torres'i ciddi paralar vererek aldık. Luiz gelir gelmez takıma uyum sağladı ve kalitesiyle Chelsea'ye yakışır bir oyuncu olduğunu gösterdi. Torres ise ne yazık ki çıktığı 18 maçta attığı sadece 1 golle büyük hayal kırıklığı oldu. Fakat inanıyorum ki gelecek sezon bambaşka bir Torres karşımızda olacak. Her maç attığı gollerle adını yazdıracak olan bir forvet izleyeceğiz. Buna gerçekten inanıyorum.

Ancelotti'nin gönderilmesiyle ilgili de birkaç bir şey söylemek gerek... O, 2009/10 sezonunda Chelsea tarihinin ilk ve tek duble zaferini yaşattı bu takıma. Mourinho'dan sonra birçok menajer değiştirmiştik ve artık Ancelotti'yle bir istikrar yakalamak istiyorduk. O da Chelsea'ye uzun yıllar hizmet edeceğini düşünerek takımı gençleştirmeye ve geleceğe hazırlamaya yönelik girişimler yapmaya başlamıştı ama ne yazık ki bu sene alınan genel başarısızlık, kulübün tabiriyle beklentilerin karşılanamamasından dolayı Ancelotti'yle yollar ayrıldı. Şimdi ise yeni bir menajer arayışı içindeyiz. Önümüzdeki cuma oynanacak Belçika-Türkiye maçının sonucuna göre Hiddink ile anlaşılması kuvvetle muhtemel gözüküyor. Her ne kadar uzun ve başarılı bir menajerlik kariyeri olsa da açıkçası artık bize Şampiyonlar Ligi'ni kazandırabilecek bir menajerin gelmesinden yanayım ve bunun için de Hiddink'in uygun olduğunu düşünmüyorum. Ancelotti gibi bu başarıyı daha önce Milan'la yaşamış biriyle bile ne yazık ki kaldıramadık Şampiyonlar Ligi'ni. Bu yüzden bize bu başarıyı kazandırabilecek tek isim Mourinho olur diye düşünüyorum. Her ne kadar o da İngiltere'ye tekrar gelmek istediğini sık sık belirtse de son yaptığı açıklamalarda önümüzdeki sezon Real Madrid'le devam edeceğini söyledi. Zaten yüksek ihtimalle Abramovic, Hiddink'le anlaşacak gibi duruyor. Hep birlikte göreceğiz.

Son olarak bu sezon benim gözümde -ve sanırım tüm Chelsealiler için- takımın en iyi oyuncuları olan Cech ve Cole'a performanslarını hiç düşürmeden her maç istikrarlı bir şekilde oynadıkları için teşekkürler ve tebrikler. Aslında bu sezon katkıda bulunan herkese teşekkür etmek gerek tabii ama bu iki oyuncu gerçekten bu sezonun en iyileriydiler. Ayrıca takdir edilmeleri gerek...

...ve gençlerimize, Reserves takımımıza aldıkları ulusal şampiyonluk için tebrikler. Bize bu sezon as takımın yaşatamadığını yaşattıkları için çok teşekkürler.

27 Mayıs 2011 Cuma

Fair Play'de Birinciyiz !

Sezon sona erdi, Premier League'in Fair Play tablosu da açıklandı. Her ne kadar gerçek ligi ikinci sırada bitirmiş olsak da, 2010/11 sezonunun Fair Play Ligi'ni zirvede tamamlıyoruz... Sarı-kırmızı kart sayıları, hakeme-rakibe saygı gibi kriterler göz önüne alınarak oluşturulmuş tabloya buradan ulaşabilirsiniz.

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Londra Efsaneler Kupası

29 Mayıs Pazar günü Craven Cottage'da gerçekleşecek London Legends Cup'ta (Londra Efsaneler Kupası) dört Londra takımının efsane oyuncuları boy gösterecek. TSİ 17:00'da başlayacak etkinlikte önce Batı Londra derbisinde Chelsea ve Fulham'ın efsaneleri maç yapacak. Daha sonra Kuzey Londra derbisinde Arsenal ve Tottenham'ın efsaneleri karşılaşacak. Akşam ise iki maçın galipleri final oynayacak. Maçlar 40'ar dakika sürecek ve Football40 kurallarıyla oynanacak.

1960'larda Chelsea'nin menajerliğini yapmış Tommy Docherty yine takımın başında olacak. Gianfranco Zola ise Chelsea'nin 16 kişilik efsane kadrosunun kaptanlığını yapacak. Tam kadro şöyle:

Dave Beasant, Frank Sinclair, Gareth Hall, Andy Myers, Bernard Lambourde, Danny Granville, Ken Monkou, Michael Duberry, Clive Wilson, Jody Morris, Pat Nevin, Clive Walker, Jimmy Floyd Hasselbaink, Kerry Dixon, Tore Andre Flo, Gianfranco Zola

24 Mayıs 2011 Salı

2011/12 Sezonu Öncesi Hazırlık Maçları

2011/12 sezonuna hazırlık için Temmuz ve Ağustos aylarında pek çok ülkede pek çok maç oynayacağız. Şimdiye kadar kesinleşen maçlar şöyle:
  • 9 Temmuz Cumartesi - Vitesse Arnhem (D)
  • 16 Temmuz Cumartesi - Portsmouth (D)
  • 21 Temmuz Perşembe - Malezya XI (Kuala Lumpur)
  • 24 Temmuz Pazar - Tayland All Stars (Bangkok)
  • 27 Temmuz Çarşamba - Barclays Asia Trophy (Hong Kong)
  • 30 Temmuz Cumartesi - Barclays Asia Trophy (Hong Kong)
  • 6 Ağustos Cumartesi - Glasgow Rangers (D)

Daha sonra bu programa eklenecek hazırlık maçlarını sağ sütundan takip edebilirsiniz.

Van Aanholt'la 4 Yıl Daha...

Ocak ayında Leicester'a kiralanan genç sol bek Patrick Van Aanholt ile 4 yıllık yeni bir sözleşme imzalandı. Ligin ikinci yarısı Leicester'da oynadığı 12 maçta 1 gol atan 20 yaşındaki oyuncuya kulüp A. Cole'ün veliahtı gözüyle bakıyor olacak ki 4 yıllık kontratı sezon biter bitmez yaptı. Bakalım... Hollandalı bekleneni verecek mi, göreceğiz...

22 Mayıs 2011 Pazar

Ancelotti'yle Yollar Ayrıldı !

Bugün oynanan son maçta da Everton'a mağlup olduktan sonra kulüp Ancelotti'yle ilgili kararını verdi. Kulübün resmi sitesinden yapılan açıklamada Ancelotti'yle yolların ayrıldığını ve bu kararın, bu sezon beklenen performans alınamadığı için verildiği belirtiliyor. Ayrıca açıklamada iki sezon boyunca Ancelotti'nin kulübe yaptığı tüm katkılar için teşekkür ediliyor. Ben de kendisine özellikle geçen seneki -kulüp tarihindeki tek- çifte zafer için teşekkür ediyorum. Dünyanın en iyi teknik direktörlerinden bir tanesi ama bu seneki şanssızlıklar kulübü böyle bir karar almaya itti ne yazık ki... Yolun açık olsun Ancelotti...

PL 38. Hafta: Everton 1 - 0 Chelsea

Çok kötüydük... Chelsea'ye yakışan bir performans gösteremedik, sezonu şöyle güzel bir galibiyetle kapatamadık. 52. dakikadan itibaren 10 kişi oynamasına rağmen tüm maç gerçekten harika bir oyun ortaya koyan Everton, rezalet futbolumuz karşısında hak ettiği galibiyeti aldı. Tebrik ediyoruz...

Maçın ilk yarısı için performansımız açısında sezonun en kötü 45'iydi diyebiliriz. Son dakikalardaki Anelka'nın uzaktan şutları dışında tek bir pozisyonumuz dahi yoktu ilk yarıda. Üstelik bunun yanında Everton'a birçok gol pozisyonu sunduk. Torres ileride kayboldu. Ayağına top değmedi desek yalan olmaz. Durum bu olunca Lampard-Anelka ikilisiyle ataklarda etkili olmaya çalıştık. Kimi zaman ileri çıkan Ivanovic de yardımcı olmaya çalıştı ama gerçekten hepsi o kadar beyhude çabalardı ki... Her atağa çıkmaya çalıştığımızda kalemizde bir pozisyon gördük. Tartışmasız bu sezonki en rezalet 45 dakikaydı. İkinci yarı ise ilk yarıya nazaran kısmen daha iyiydik diyebiliriz. En azından yakaladığımız kritik gol pozisyonları, direkten dönen şutumuz falan var. Ama gol bulamadıktan sonra neye yarar tabii... 52. dakikada rakip 10 kişi kaldıktan sonra bile sanki hiçbir şey değişmemiş gibi oyun aynı şekilde sürdü. Hatta golü de 10 kişiyken attılar zaten. 74'te Beckford'un tüm sahayı katedip, 5-6 oyuncumuzu geçip attığı gol kesinlikle muazzamdı. Ayakta alkışlanacak bir goldü. Zaten bu golle de hak ettikleri galibiyeti buldular ve ligi 7. sırada bitirdiler. Tekrar tebrikler.

Hiç de Chelsea'ye yakışan bir kapanış olmadı. Aslında sezonun geneline bakarsak Chelsea'nin kalitesine göre bir sezon yaşamadık ama en azından Everton'dan alınacak galibiyetle güzel bir kapanış yapabilirdik. Oyuncuların üstünde şüphesiz ikinciliğin garanti olmasının rahatlığı da vardı. Belki de bu isteksiz oyun o yüzdendi... Neyse, böylelikle Premier League 2010/11 sezonunu ikinci sırada bitirmiş oluyoruz. Her ne kadar kötü bir sezon geçirmiş olsak da tüm oyunculara ve teknik ekibe teşekkürler...

Biraz da Torres'i konuşalım... Bugün 90 boyunca ayağına 10 defa top ya gelmiştir ya gelmemiştir. İleri uçtaki adam olarak kaleye tek bir şutu dahi yok. Üstündeki forma terlemedi desek yeridir yani. Neyse ki Anelka bugün iyi bir performans ortaya koydu da biraz onunla etkili olabildik. Drogba ise neden bilmiyorum ama ilk 18'de bile değildi. En azından ikinci yarı Torres'in yerine girmesiyle daha etkili olabilirdik. Ama tabii keşkelerle olmuyor... Torres de böylelikle Chelsea formasıyla oynadığı 18 maçta attığı 1 golle sezonu kapatmış oldu.

Şuna inanıyorum ki gelecek sezon bizim için çok daha farklı, çok daha iyi olacak. Özellikle daha güçlü, daha hızlı, ileride kaybolup gitmeyen ve tamamen Chelsea'nin oyuncusu olmuş bir Torres izleyeceğiz. Bu bile zaten Chelsea'yi birçok turnuvada zirveye taşımaya yeter.

Son olarak bu sezon 38 lig maçının 38'inde de oynayan Cech ve A. Cole'e bu istikrarları için teşekkürler ve tebrikler. Zaten ikisi de bu takımın bu sezonki en iyi oyuncuları oldular ama ne yazık ki Chelsea'den başarı olarak hak ettikleri karşılıkları alamadılar. Şimdilik bu kadar. Daha sonra görüşmek üzere.

Gökhan Töre, Milli Takım Aday Kadrosunda

Genç oyuncumuz Gökhan Töre, Guus Hiddink tarafından A Milli Takımımızın 3 Haziran'da oynayacağı Belçika maçının aday kadrosuna alındı. Daha önce Milli Takımın tüm kademelerinde oynayan G. Töre, ilk kez A Milli Takıma çağrılıyor. 27 kişilik aday kadrosunda ilk defa A Milli Takıma seçilen tek oyuncu olan G. Töre'nin bu kritik Belçika maçında şans bulması zor. Ama maç kadrosuna alınması bile gayet iyi bir haber. Demek ki bu sezon Chelsea Reserves'deki performansı Hiddink'in dikkatini çekmiş. Bu maçta görev almasa bile en azından maç öncesi antrenman döneminde Hiddink, Gökhan'ı yakından izleyerek onu sonraki maçlar için bir seçenek olarak aklına yazacaktır.

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Premier League'de 38. Hafta Programı

22 Mayıs 2011 - Pazar
18:00
Aston Villa - Liverpool
Bolton - Man City
Everton - Chelsea
Fulham - Arsenal
Manu - Blackpool
Newcastle Utd - WBA
Stoke City - Wigan
Tottenham - Birmingham
West Ham Utd - Sunderland
Wolves - Blackburn

Son 90 dakika... Yarın 19:45 itibariyle %99 ihtimalle ligi ikinci sırada bitirip 2010/11 sezonunu kapatacağız. %99 diyorum çünkü Man City'nin matematiksel olarak hala çok küçük de olsa bir şansı var. Ama bunun gerçekleşmesi için önce bizim Everton'a yenilmemiz, onların da galip gelerek 12 gollük averaj farkını kapatmaları gerekecek. Yani imkansıza yakın bir durum... Ama biz hem işi şansa bırakmama hem de sezonu iyi bir şekilde kapatma adına şöyle güzel bir 3 puan almaya bakalım. Bu maç için Bosingwa ve Benayoun sakat. Onlar dışında tam kadro sahada olacağız. Ve bence şu son maçta, bu sezon Reserves'de takıma en çok katkısı bulunan 1-2 genç ismi çıkarıp görev verirse Ancelotti, hem o gençlere hem de takımın geleceğine yararı olabilecek bir hamlede bulunmuş olur. Bakalım, yarın göreceğiz...

40 Yıllık Zafer...

Sene 1971, yer Yunanistan... Chelsea, efsane kadrosuyla UEFA Kupa Galipleri Kupası'nı kazanıyor... Önce Dave Sexton yönetimindeki o kadroyu bir sayalım:
  • BONETTI Peter (Kaleci, 1959–79, 729 maç)
  • BOYLE John (Orta saha, 1964–73, 266 maç, 12 gol)
  • DEMPSEY John (Defans, 1969–78, 207 maç, 7 gol)
  • HOLLINS John (Orta saha, 1964–75 & 1983–84, 592 maç, 64 gol)
  • HARRIS Ron (K) (Defans, 1961–80, 795 maç, 14 gol)
  • WELLER Keith (Orta saha/Forvet, 1970-71, 54 maç, 15 gol)
  • BALDWIN Tommy (Orta saha, 1966–74, 239 maç, 92 gol)
  • COOKE Charlie (Kanat, 1966–72 & 1974–78, 373 maç, 30 gol)
  • WEBB David (Defans, 1968–74, 299 maç, 33 gol)
  • HUDSON Alan (Orta saha, 1968–74, 189 maç, 14 gol)
  • OSGOOD Peter (Forvet, 1964–74 & 1978–79, 380 maç, 150 gol)
  • HOUSEMAN Peter (Orta saha, 1962–75, 343 maç, 39 gol)
  • MULLIGAN Paddy (Sağ bek, 1969-72, 79 maç, 2 gol)
  • SMETHURST Derek (Forvet, 1968-71, 19 maç, 5 gol)

İşte bu efsane oyunculardan oluşan kadromuzla 19 Mayıs 1971'de UEFA Kupa Galipleri Kupası finalinde Real Madrid'le karşılaştık. Maç, Chelsea'den Peter Osgood ve Real Madrid'den Zoco'nun golleriyle 1-1'lik eşitlikle sonuçlandı. Durum bu olunca kupanın sahibinin belirlenmesi 21 Mayıs 1971'deki rövanş maçına kaldı. İkinci maçtan Osgood ve Dempsey'in golleriyle 2-1 galip ayrıldık ve kupayı İngiltere'ye getirdik. Bu, Chelsea'nin o zamana kadar kazandığı en büyük başarıydı şüphesiz ve bugün o zaferin 40. yıldönümü... Bize de bu muhteşem günü burada paylaşmak düşer. İşte o zaferden bazı kareler...

Futbolcuların kupayla stat turu

Kupa, kaptan Ron Harris'in ellerinde

Efsane takım, kupayla İngiltere caddelerinde

Chelseali taraftarlar

19 Mayıs 1971'deki ilk maçın bileti

Daily Mirror gazetesinin 22 Mayıs 1971 baskısı

...ve son olarak 2-1'lik rövanş maçının özeti...

20 Mayıs 2011 Cuma

Frank Upton 1934-2011

1961-65 yılları arasında Chelsea'de oynamış, takımın 1962-63 sezonunda Birinci Lig'e çıkmasına ve 1965'te League Cup'ı kazanmasına yardımcı olmuş İngiliz defans Frank Upton, 76 yaşında vefat etmiştir. Chelsea'de oynadığı 74 maçta 3 golü bulunan Upton'a tüm hizmetleri için teşekkür ediyor; Allah'tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

"Yılın Oyuncusu" Cech !

28 binden fazla taraftarın oylarıyla belirlenen "Yılın Oyuncusu" dün akşam verilen yemekte açıklandı. Ödülün sahibi Petr Cech oldu. Chelsea için şanssız geçen sezonda hiçbir maç performansını düşürmeden istikrarlı bir grafik ortaya koyan Cech tartışmasız bu ödülü en çok hak edenlerden biriydi.

Törende aynı zamanda "Yılın Golü", "Yılın Genç Oyuncusu" ve oyuncuların-kulüp çalışanlarının kendi aralarında seçtiği "Yılın Oyuncusu" ödülleri de sahiplerini buldu.

Ramires'in Man City'yi 2-0 yendiğimiz maçta son dakikalarda iki oyuncuyu geçerek attığı harika gol "Yılın Golü" seçildi. Kesinlikle bu ödülü sonuna kadar hak eden bir goldü.

Oyuncuların ve kulüp çalışanlarının seçtiği "Yılın Oyuncusu" A. Cole olurken, "Yılın Genç Oyuncusu" ödülü ise Josh McEachran'a verildi.

19 Mayıs 2011 Perşembe

2011/12 Sezonu Öncesi Asya Turu

Bu yaz Asya'dayız. Önce 21 Temmuz'da Malezya'da, ardından 24 Temmuz'da Tayland'da bu ülkelerdeki liglerin en iyi 11'lerine karşı oynayacağız.



Sonrasında 27-30 Temmuz tarihlerinde Barclays Asia Trophy için Hong Kong'da olacağız. Chelsea, Aston Villa, Blackburn ve 2010/11 Hong Kong Birinci Ligi şampiyonu Kitchee'nin katılacağı bir turnuva olacak bu ve maçlar 40.000 kişilik Hong Kong stadyumunda oynanacak.

Asya turu öncesi Avrupa'da oynayacağımız ve şu ana kadar kesinleşmiş iki hazırlık maçımız var. 9 Temmuz'da Hollanda'da Vitesse Arnhem'e karşı oynayacağız. 16 Temmuz'da da Portsmouth deplasmanında olacağız. Kısacası dolu dolu bir Temmuz ayı bizleri bekliyor.

17 Mayıs 2011 Salı

Cech: "Newcastle Maçı Tüm Sezonu Özetliyor"

"Newcastle maçında aldığımız kötü sonuca rağmen o maçtan çıkarılabilecek 2 pozitif durum var. Birincisi, Arsenal kendi evinde Aston Villa'ya yenildiği için ikinciliğimiz güvende. İkincisi ise genç orta sahamız McEachran'ın iyi performansı. Josh, 18 yaşına yeni girdi fakat eğer şu anda izlediği yolu izlemeye devam ederse gelecekte Chelsea'nin büyük oyuncularından biri olur. Çok yetenekli ve her şey kendi elinde.

Bana öyle geliyor ki hepimizde ligin zirvesinde olamadığımız için biraz hayal kırıklığı var. Evimizdeki son maçı kazanmak ve taraftara hediye etmek istiyorduk fakat son dakikada yediğimiz gol, tüm sezon bizi destekleyen taraftar için iyi bir ödül olmadı.

Bu son maç sanırım tüm sezonu özetliyor ve bu sezon içimizde hep işimizi tam olarak bitirememenin bir eksikliği olarak kalacak."

Chelsea Reserves, Ulusal Şampiyonluğu da Aldı !

Geçen haftaki PRL Güney Grubu şampiyonluğunun ardından bugün (16 Mayıs) oynadığımız final maçında Blackburn Reserves takımını yenerek ulusal şampiyonluğu da aldık. 90 dakikası 1-1 biten maç penaltılara gitti ve rakibi penaltılarda 5-4 mağlup ederek 17 yıl sonra bu kademede böyle büyük bir başarı elde etmiş olduk.

Kalede Ross Turnbull ve geri kalanının gençlerden oluştuğu bir kadroyla çıktık final maçına. İlk yarısı Blackburn üstünlüğüyle biten maçta eşitliği son dakikalara doğru, genç sağ bek Todd Kane'nin 23 metreden bulduğu golle sağladık. 90 dakikanın 1-1 bitmesiyle de maç penaltılara gitti ve penaltılarda Turnbull'un bir şutu kurtarmasıyla şampiyonluğu almış olduk.

Tüm sezon boyunca bu takımda görev alan oyunculara ve menajer Steve Holland'a bu sezon as takımın bize yaşatamadıklarını yaşattıkları için çok teşekkür ediyorum. Tebrikler gençler...

Penaltı atışlarını buradan izleyebilirsiniz >>>

15 Mayıs 2011 Pazar

PL 37. Hafta: Chelsea 2 - 2 Newcastle Utd

Şanssız bir beraberlik oldu. Evimizdeki son maçta, yeni formalarımızı da ilk kez giymişken bu taraftara bir galibiyet yaşatmak gerekirdi. Ama 21. haftadaki Aston Villa maçında olduğu gibi yine son saniyede yediğimiz golle 1 puana razı oluyoruz... Neyse ki bu beraberlik lig tablosunu fazla etkilemeyecek çünkü Arsenal de Aston Villa'ya evinde yenildi ve böylelikle bugün aldığımız bir puan, %99 ihtimalle ligi ikinci bitirmemiz için yeterli olacak. %99 diyorum çünkü Man City'nin hala matematiksel olarak ikincilik şansı var. Fakat bunun için önce önündeki 2 maçı da alması ve 15 gollük averaj farkını kapatması gerekecek. Her ne kadar oyun, her şeyin mümkün olduğu "futbol" olsa da bu kadarı da olmaz... En azından işin içinde Chelsea varsa... Sonuç olarak Premier League 2010/11 sezonunu ikinci sırada, başarılı bir şekilde tamamladık diyebiliriz. Tüm oyuncuları, Ancelotti'yi ve ekibini bu sezon yaşanan tüm sıkıntılara rağmen ligi bu sırada tamamlayabildikleri için tebrik ediyorum.

Ancelotti bugün, son 3-4 maçtır oynattığı sabit 11'den 6'sını değiştirerek takımı sahaya sürdü. İleride Malouda-Drogba-Kalou üçlüsü yerine Torres ve arkalarında Anelka-Benayoun ikilisiyle çıkmayı tercih etti. Ortadaysa son maçlarda sakatlığından sonra yerini Mikel'e kaptıran Ramires ve Essien'in yerine genç McEachran görev aldı. Defansta da ManU maçında çok yetersiz kalan -ki devre arasında oyundan alınmıştı- Luiz'in yerine Alex oynadı.

Maça kısaca bakalım... Gayet iyi başladık, hızlı ataklarla geldik ve meyvesini de hemen aldık. 2. dakikada kornerden gelen topu Torres arkaya iyi aşırttı ve pozisyonu Ivanovic'le gole çevirdik. Fakat üstünlüğümüz ne yazık ki fazla sürmedi ve 10. dakikada Newcastle saçma bir golle, kullandıkları frikiğin Jonas'ın sırtına çarpması ve yön değiştirmesiyle skoru eşitledi. Kalan 35 dakikadaysa her iki takımın da kritik bir pozisyonu yoktu ve ilk yarı 1-1'lik eşitlikle son buldu. İkinci yarıyaysa ilk yarıya başladığımız gibi atak başladık fakat golü bulmak ilk yarıdaki kadar kolay ve hızlı olmadı. 65'te Ancelotti üç değişiklik hakkını da kullanıp Benayoun-Ramires-McEachran'ı çıkardı ve yerlerine Drogba-Malouda-Essien'i soktu. Bu dakikadan sonra atakları daha da sıklaştırdık ve sonunda çabalarımızın karşılığını 83. dakikada aldık. Kazandığımız serbest vuruşta, ceza sahasındaki gurubun arkasında iyi yükselen dev adam Alex güzel bir kafa vuruşuyla bizi öne geçiren golü attı. Kalan 10 dakikada artık herkes 3 puan cepte diye düşünürken 92. dakikada Taylor, ne yazık ki skoru eşitleyen golü buldu. Son dakikaların yarattığı dikkatsizlikle Newcastlelı oyuncu altı pas'ta bomboş pozisyonda rahat bir kafa vuruşuyla bizi galibiyetten etmiş oldu.

İlk 11'de başlayan ileri üçlümüz Torres-Anelka-Benayoun bugün gerçekten kötüydüler. Çok yetersiz kaldılar ataklarda. Gol pozisyonunu bıraktım şöyle kayda değer bir pozisyona bile girdiklerini görmedim bugün. Zaten iki gol de duran top organizasyonlarını iyi değerlendiren defans oyuncularımız tarafından atıldı. İleride gerçekten önemli bir sıkıntının olduğunu kanıtlayan bir maç olduğunu söyleyebiliriz. Yine Drogba o bölgede ileri uçtaki adam olunca bir nebze daha iyi oynuyoruz, daha etkili oluyoruz ama Torres bu işi bir türlü başaramadı bu takıma geldiğinden beri. O bölgede arkasında oynayan adamlarla pas alışverişini düzgün bir şekilde sağlayamıyor. Tek başına gitmek istediğinde de zaten zorlu bir defanssa izin vermiyorlar. Şubat'tan beri bu kulüpte ama şu sıkıntıları bir türlü atamadı üzerinden. Daha sadece 1 gol izleyebildik 50 milyon sterlinlik adamdan. Umarım uzun yaz döneminde tüm takımla iletişimi iyice güçlenir ve gelecek sezon ileri uçta %100'üyle etkili olan bir Torres görürüz.

McEachran hakkında konuşalım biraz da... 18 yaşındaki genç oyuncu takımın her kademesinde oynadı bu sezon. Genç takımda da, Reserves'de de, as takımda da... Tabii şu anda bir geçiş döneminde ve bu dönem onun için çok zorlu ve yorucu geçiyordur. Bir o takımda yaşıtlarının arasında, bir bu takımda milyon sterlinlik yıldızların arasında... Şu dönemde kendini kanıtlarsa ileride as takımın bir parçası olur. Kanıtlayamazsa zaten ya gönderilir ya da Reserves'de forma giymeye devam eder. Ama tabii daha çok genç, önünde bolca zaman var. Gelişecek, gelişirken futbolunu da geliştirirse zaten Chelsea onu hiçbir yere bırakmaz.

Evimizdeki son maça yakışmayan bir skor olsa da dediğim gibi bu sezonu ikincilikle kapatıyoruz. Tabii kapatmadan önce oynanacak son bir maç daha var. Haftaya Pazar, Everton deplasmanına gidiyoruz ve bu maçla 2010/11 sezonunu resmen sonlandırmış oluyoruz. Alınacak sonuç pek önemli değil ama biz yine de sezonu iyi kapatmak adına oradan bir galibiyetle ayrılalım. Daha sonra görüşmek üzere.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Premier League'de 37. Hafta Programı

14 Mayıs 2011 - Cumartesi
14:45
Blackburn - Manu
Blackpool - Bolton
Sunderland - Wolves
WBA - Everton
---------
15 Mayıs 2011 - Pazar
15:30
Chelsea - Newcastle Utd
18:00
Arsenal - Aston Villa
Birmingham - Fulham
Liverpool - Tottenham
Wigan - West Ham Utd
---------
17 Mayıs 2011 - Salı
21:45
Man City - Stoke City

Geçen hafta zirveye o kadar yaklaşmışken bu şansı ne yazık ki değerlendirememiştik. ManU artık şampiyon ve bize de kalan ikincilik oluyor bu durumda. Çünkü Chelsea-ManU ikilisinin artık İngiltere'de diğer takımlara göre -bunlara Liverpool ve Arsenal de dahil- bariz bir üstünlüğü söz konusu ve bunu da bu sene gayet iyi bir şekilde kanıtladığımızı düşünüyorum. Ligi zirvede götürürken beşinciliğe kadar ani bir düşüş ve sonrasında yeniden zirveyi zorlamak... İşte bu kalitedir ama ne yazık ki istikrarsızlığın da olduğu bir kalite. (Zaten artık bizi ManU'dan ayıran tek şey güç-kadro kalitesi değil, sezon içi istikrarı olacak.) Ya da olaya şöyle bakalım: Liverpool'a bu sezon iki maçta da yenildik ama şu anda Liverpool'un 12 puan önündeyiz. Sanırım bu, demek istediğimi gayet iyi özetliyor... Neyse, dediğim gibi zirveyi alan taraf bu sezon ManU'ysa bize de ikincilik düşüyor demektir. Bunun için de bu hafta Stamford'da alacağımız Newcastle galibiyeti yeterli olacaktır. Evimizdeki son maçta, taraftarın da desteğiyle rahat bir galibiyet gelecektir. Zaten Newcastle da ligde kalmayı garantilemiş, herhangi bir iddiası olmayan bir ekip. Ayrıca kaptanları Nolan dahil birçok oyuncuları sakat. Bizse eksiksiz kadromuzla rahatça 3 puana ulaşır ve Everton maçına bir şey bırakmadan bu sezonu kapatırız.

12 Mayıs 2011 Perşembe

Reserves Finalinde Rakip Blackburn

Geçtiğimiz gün yazmıştım: Chelsea Reserves, PRL Güney Gurubu'nda şampiyon olmuştu. Ulusal şampiyonluk içinse dünkü ManU-Blackburn (Kuzey Gurubu A ve B'nin şampiyonları arasında yapılan final) maçının galibi, ManU'yu Old Trafford'da 2-1 yenen Blackburn'le oynayacağız.

Blackburn Reserves'in en önemli oyuncularından, ManU maçında attıkları iki golün de sahibi, Barcelona altyapısından yetişmiş Ruben Rochina o maçta sakatlandığı için ulusal finalde büyük ihtimalle oynayamayacak.

Pazartesi günü oynanacak tek ayaklı ulusal finalin yeri Stamford Bridge, saati 21:05. Umarım asların bu sezon yaşatamadığı duyguyu en azından gençlerimiz yaşatır bizlere.

10 Mayıs 2011 Salı

Chelsea, PRL Güney Gurubu Şampiyonu !

Dün Chelsea Reserves takımımız, Premier Reserve League Güney Gurubu'ndaki sezonun son maçında Wolves Reserves'i 3-0 yenerek gurubu 1 puan farkla Arsenal'in önünde lider bitrdi ve şampiyon oldu... Tüm oyuncuları ve çalıştırıcımız Steve Holland'ı tebrik ediyorum. Takım, haftaya ulusal şampiyonun belirlenmesi için Kuzey Grubu A ve B'nin şampiyonlarının arasında yapacağı maçın (ManU-Blackburn) galibiyle oynayacak.

ManU-Blackburn karşılaşması Çarşamba günü oynanacak. Buradan çıkacak galiple bizim yapacağımız ulusal şampiyonluk maçı ise, Stamford Bridge'de ve muhtemelen haftaya Pazartesi oynanacak.

Reserves takımımızdan bu sezon fazla bahsetmedik, hatta hiç bahsetmedik desek yalan olmaz. Ama bu şampiyonluğu paylaşmam gerektiğini düşündüm. Umarım haftaya ulusal şampiyonluğu da alırız ve daha uzun bir şekilde yazma şansım olur.

Ayrıca bu takımın vazgeçilmez oyuncularından bir tanesi, gururumuz Gökhan Töre'yi de unutmamak gerek. Chelsea kulübü tarihindeki ilk Türk ve gerçekten harika bir yetenek. Almanya'da yetişmesine rağmen Alman değil de Türk Milli Takımı'nı seçmesi de ayrı bir gurur bizim için. Umarım gelecek yıllarda as takımda da görev alır ve belki de bu takımın uzun yıllar oynayacak önemli bir parçası olur, belli mi olur...

Ancelotti: "Oyuncularıma Teşekkür Ediyorum"

"Bizden daha iyi oynadılar ve kazanmayı hak ettiler. Zirveyi de hak eden taraf onlardı çünkü bütün sezon boyunca diğer takımlardan daha iyi performans gösterdiler.

Bugün garip bir maç oldu. İlk dakikada golü yedik. Sonrasında da zihinleri hemen temizlemek pek kolay olmadı. İlk yarı rakibi bıraktık, ikinci yarıysa daha fazla güç ve baskı kullanarak rakibin üstüne gitmeye çalıştık. Gol attık ama sadece bir devrede 2-0'ı çevirmek çok zordur.

Burada kazanmaya ihtiyacımız vardı. Oyunun başından itibaren farklı bir performans ortaya koymalıydık. Ama 2-0 geriye düştük ve işler gerçekten zorlaştı.

Luiz'e kızgın değilim. Onu ilk yarının sonunda oyundan aldım ama eğer 10-11 değişiklik hakkım olsaydı hepsini zaten kullanmak isterdim. Bazen böyle hatalar olabiliyor. Kızgın olmak istemiyorum çünkü eğer bugün burada zirve için bir maça çıkabildiysek bu, iki aydır oyuncularımın gösterdiği harika performanslardan dolayıdır. Bu yüzden tüm oyuncularıma iki aydır Premier League'in en iyi takımı olduğumuz için teşekkür ediyorum. Ama ne yazık ki bugün en iyimizi yapamadık.

Şampiyonlar Ligi'nde oynadığımız maçlarla karşılaştırınca bugünkü maçta ManU'nun üstünlüğü daha fazlaydı. O maçlarda ise biz gayet iyi oyunlar ortaya koymuştuk bu maça göre. Genele baktığımız zaman ManU sezon boyunca daha istikrarlı bir görüntü çizdi. İyi futbol oynadılar ve bu sezon bizden daha iyiydiler. Bu yüzden de şu anda 6 puan önümüzdeler.

Chelsea'nin bu sezon en iyisini yapamadığını açık yüreklilikle söylüyorum. Ama bazen böyle şeyler olabilir. Geçen yıl harika bir sezon geçirdik ama bu sezon biraz farklı.

Bu sene takıma Ramires, Torres, Luiz gibi harika oyuncular katıldı ve bu oyuncular bu sezon için yeterliydiler. Gelecekte ne olur bilmiyorum ama artık bu kulübün daha fazla harekete ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum."

8 Mayıs 2011 Pazar

PL 36. Hafta: ManU 2 - 1 Chelsea

Öncelikle ManU'yu tebrik ediyorum. Bugün maçın adamı denebilecek Valencia ve tabii ki bitirici Rooney-Hernandez ikilisi başta olmak üzere tüm takım tam bir şampiyon gibi oynadı ve kazandı. 2 hafta kala şampiyonluklarını ilan ettiler.

Açıkçası maçtan önce umudum vardı galibiyet konusunda. Sonuçta geçen sene ManU'yu Old Trafford'da devirmeyi başarmıştık, bu sene niye olmasındı... Ama olmadı. Peki neden?.. Bu sezon o kötü dönemimizde bile her maç övdüğümüz, hatalarına çok az rastladığımız defansımız yüzünden. Ne yazık ki bugün tam bir rezalettiler. Tabii ilk yarı için konuşuyorum özellikle... O Luiz, Mart ayında Premier League'in en iyi oyuncusu seçilen, hatta Şubat'ta gelmesine rağmen kimi yerlerde bu sezon Chelsea'nin en iyi oyuncusu diye anılan Luiz bugün kesinlikle işi batırdı. 36. saniyede yenilen golde hatası büyük. Terry ile beraber Hernandez'i tutmayı başaramadılar. Tabii adamın çabukluğu da dillere destan. Daha maçın başladığını anlamayan defansımızı iyi avladı. Hakkını vermek gerek... Golü yediğimiz o andan itibaren zaten tüm ilk yarı boyunca defans darmadağındı. Yenilen ikinci golde ve ilk yarıda kalemizde gördüğümüz birçok pozisyonda da zihnen dağılan defansın etkisi çok fazla...

İkinci yarıdaysa Alex ve Ramires değişiklikleriyle maçta biraz da olsa etkili olmayı başardık. Alex defansta bugün Luiz'den kat kat daha başarılıydı. Defanstaki müdahaleleri (özellikle çizgiden çevirdiği top) ve kimi zaman topla ileri çıkışları harikaydı. Ramires de ilk yarıya göre ataklarımızın artmasında etkili oldu. 2-0'ın rahatlığıyla ataklarını azaltan ManU'nun bu yarıda üstüne geldiğimiz birçok pozisyonumuz oldu ve bunlardan birini de Lampard'la değerlendirdik. Durumu 2-1'e getirdikten sonra tabii daha istekli bir takım vardı sahada en azından beraberlik için. Ama ne yazık ki bir gol daha bulamadık. Hatta son dakikalarda ManU'nun arka arkaya gelen ataklarının gol olmasını zor engelledik diyebiliriz. Özellikle Valencia bu dakikalardaki ataklarda etkin rol oynadı. Zaten bugün genel olarak Valencia sağ kanatta muhteşemdi. Rooney ve Hernandez de aynı şekilde... Dediğim gibi bugün bu maçı ve en nihayetinde lig şampiyonluğunu sonuna kadar hak eden taraf ManU'ydu ve aldılar. Tebrikler...

Luiz'e yeniden gelecek olursak genç oyuncu oynadığı birçok maçta defansta önemli rol üstlenen ve Chelsea formasının hakkını veren biriydi. Sezonun ikinci yarısında oynadığımız birçok maçta benim gözümde maçın adamıydı. Ama bu maçtaki performansıyla maziyi tamamen sildi diyebilirim. Belki Luiz'e biraz fazla yükleniyor olabilirim, sonuçta diğer oyuncular da harika değillerdi (maçın ilk yarısı için konuşuyorum tabii). Ama ilk goldeki hatası ve ikinci golde ceza sahasında herkes bir adamı almışken Luiz'in boş durması (yukarıdaki resimde de görüldüğü üzere) ve Vidic'in geriden gelip kafayı vurmasıyla (Ivanovic de son anda bir şey yapamayınca) golü bulmaları bugünkü kaybedilen sadece maçın değil daha fazlasının faturasını Luiz'e çıkarmamıza neden oluyor ne yazık ki...

Ayrıca bugün muhteşem müdahaleleriyle belki ilk yarıda 3'e 4'e gidebilecek maçın farka gitmesini engelleyen Cech'i de tebrik etmek gerek. Elinden geleni fazlasıyla yaptı. Gollerdeyse yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Arsenal de bu hafta mağlup olunca aramızdaki 3 puanlık fark devam ediyor. Kalan 2 hafta da bunu koruyup ikinciliği alırız. Haftaya Newcastle'ı evimizde yendiğimiz zaman zaten son maça kalmadan ikinciliği ilan ediyoruz. Sürekli söylüyorum dördüncülük-beşincilikten buraya çıktık. Zirveye bile çıkabilirdik bugün ama olmadı. Her yenilgi taraftarı tabii ki üzse de bugünkü yenilgi için fazla üzülmek doğru olmaz. Eminim ki eğer bu sezon Terry, Alex, Lampard, Drogba gibi oyuncuların sakatlıkları üst üste gelmeseydi ve ardı ardına alınan yenilgilerle bozulan moralleri daha hızlı yükseltebilseydik, 4-5 hafta önceden şampiyonluğu ilan etmiştik ve şu an çoğu genç oyunculardan oluşan kadrolarla maçlara çıkıyor olurduk. Hatırlayın ilk 8-9 haftayı... O sonuçlar devam edecekti bu problemler olmasaydı. Ama şuna da inanıyorum ki gelecek sezon harika olacak Chelsea için. Yaz döneminde Ramires, Luiz, Torres gibi oyuncular ve bu sezon kimi maçlarda görev alan gençler takıma iyice ısınacak. Kadrodaki tüm oyuncular iyice kendine gelecek. Derinlik artınca da bu seneki gibi sakatlıklara veya başka şeylere boyun eğmeyeceğiz. Chelsea'nin gücü tam anlamıyla işte o zaman ortaya çıkacak.

PL 36. Hafta: ManU - Chelsea | Kadrolar

Maça dakikalar kaldı, kadrolar belli oldu. Daha etkili ve alışık olduğumuz 4-3-3'le çıkıyoruz...

1 Petr Cech
2 Ivanovic - 4 David Luiz - 26 John Terry (c) - 3 Ashley Cole
5 Essien - 12 Mikel Obi - 8 Lampard
21 Kalou - 11 Didier Drogba - 15 Malouda

Yedekler: 22 Ross Turnbull, 19 Paulo Ferreira, 33 Alex, 7 Ramires 10 Yossi Benayoun, 39 Nicolas Anelka , 9 Fernando Torres

ManU'nun ise 4-4-1-1 ile sahada olması bekleniyor...

Van der Sar; O'Shea, Vidic, Ferdinand, Fabio; Valencia, Carrick, Giggs, Park; Rooney; Hernandez

Yedekler: Kuszczak, Evans, Smalling, Nani, Anderson, Scholes, Berbatov

7 Mayıs 2011 Cumartesi

PL 36. Hafta: ManU - Chelsea | Maç Öncesi

Geldik sezonun en önemli ve kesinlikle en zor maçına... Aslında ManU'nun son haftalardaki puan kayıpları ve bizim ardı ardına aldığımız güzel sonuçlar, bu maçı bu denli önemli hale getirdi diyebiliriz. Öyle bir durum var ki, alacağımız galibiyet bize %75 ihtimalle şampiyonluğu getirir. Çünkü o moralle kalan 2 maçta da zirveyi bırakmayız. Ama ManU bu maçtan galip çıkarsa şampiyonluğunu 2 hafta kala ilan eder... Bütün oyuncularımız hazır. Sakat, cezalı yok. Ancelotti'nin de dediği gibi final niteliğinde bir maç olacak. Seyir zevki de o denli yüksek olacaktır. Tek yapacağımız Old Trafford'a çıkıp 3 puanı alıp Londra'ya dönmek. Biliyorum, söylemesi çok kolay ama başka yolu yok bunun. Ya kazanıp kalan 2 haftada da zirveyi koruyacağız ve 22 Mayıs'ta kupayı kaldıracağız ya da bu sezon ligi ikinci-üçüncü olarak bitireceğiz. Şampiyon olamadıktan sonra ha ikincilik ha üçüncülük... Sonuçta ikisi de Şampiyonlar Ligi'ne gidiyor eğer amaç buysa. Ama zirve... Dünyanın en iyi, modern futbolun ortaya çıktığı toplumun liginin zirvesi tabii ki çok başka.

Fazla uzatmayacağım. Çünkü Ancelotti'nin dünkü basın toplantısındaki açıklamaları, maç öncesi tüm düşüncelerimi anlatıyor. Tamamını sizinle paylaşıyorum:
"Bizim için final gibi bir maç olacak. Şampiyonlar Ligi'nde final oynamak istiyorduk aslında ama böyle final niteliğinde bir maç oynayacağımız için de mutlu olmamız ve çok iyi hazırlanmamız gerek. Bu hazırlık döneminde çok fazla baskı olur üzerinizde ama sakin olmayı, duygularınızı kontrol etmeyi, korkmamayı ve endişe etmemeyi öğrenmelisiniz. Çünkü böyle şeyler maç için gereken enerjiyi sizden alır götürür.

Açıkçası bu maç için doğru oyuncuları seçmek önemli olacak ama takım formasyonu değil. Maçın sonucunu oyuncuların karakterleri tayin edecek ve bununla ilgili bir endişemiz yok. Sadece güçlü ve cesaretli bir şekilde en iyimizi ortaya koymamız gerek. Yani formasyonun 4-4-2 veya 4-3-3 olmasının bir önemi yok. Bu, ManU için de geçerli.

Dediğim gibi doğru oyuncuları seçmek önemli bu maç için. Ama bu hiç kolay olmayacak. Çünkü birçok oyuncu oynamayı hak ediyor. Son antrenmanlarda herkesin kondisyonunu kontrol ettim. İyi olan şu ki ileri uca kimi koyarsam koyayım hepsi çok iyi oynadı. Ayrıca birçok kez yedek kulübesinden gelen oyuncuyla kazandık maçları. Yani bu maçı da kazanmak için 11 kişiden fazlasına ihtiyacımız var.

Chelsea ve ManU arasında sır yoktur. Birbirimizi çok iyi tanırız. Rooney ve Giggs karşı tarafın anahtar oyuncuları. Rooney'i durdurmak zor. Sürekli hareket halinde ve takımı için çok çalışıyor. Ama ona karşı önlem almak tabii ki şart.

Sezonu hala şampiyon bitirebileceğimiz için heyecanlı ve mutluyum. Takım hala hayatta. Bu da gösteriyor ki takımın iyi bir karakteri ve kişiliği var. Ayrıca oyuncularımızın hepsi çok profesyonel çünkü Şampiyonlar Ligi'ndeki ManU yenilgilerinden sonra bile harika bir reaksiyon sergilediler ve yola devam ettiler."

6 Mayıs 2011 Cuma

Premier League'de 36. Hafta Programı

7 Mayıs 2011 - Cumartesi
17:00
Aston Villa - Wigan
Bolton - Sunderland
Everton - Man City
Newcastle Utd - Birmingham
West Ham Utd - Blackburn
19:30
Tottenham - Blackpool
---------
8 Mayıs 2011 - Pazar
14:00
Wolves - WBA
16:05
Stoke City - Arsenal
18:10
Manu - Chelsea
---------
9 Mayıs 2011 - Pazartesi
22:00
Fulham - Liverpool

Bu maçın ayrıntılı maç öncesi yazısını buraya sıkıştırmak olmaz... Yarın, ayrı bir başlık altında yazacağım.

"Sezonun Golü" Adayları...

19 Mayıs'ta Sezonun Oyuncusu ödülünün verildiği törende belirlenecek olan "Sezonun Golü" için adaylar açıklandı. Bu sezon atılan birbirinden güzel, en güzel 10 golü buradan izleyebilir ve oy verebilirsiniz. Benim favorim Drogba'nın Arsenal'e attığı gol (videodaki ilk gol). Ama gerçekten hepsi ayrı ayrı harika...

Ayın Menajeri Yine Ancelotti

Son 9 maçta aldığımız 8 galibiyet ve bir beraberlikle Ancelotti, Mart ayında olduğu gibi yine PL'de Ayın Menajeri seçildi. Ancelotti bu ödüle bu sezon 3. kez, toplamda 4. kez layık görülüyor.

Umarım takımın bu harika gidişatı kalan maçlarımızda da sürer ve şampiyonlukla beraber Ancelotti de bu kez Sezonun Menajeri ödülünü alır.

5 Mayıs 2011 Perşembe

İngiltere U-21'de 5 Chelseali

Bu yaz Danimarka'da düzenlenecek olan Avrupa U-21 Futbol Şampiyonası'nda yer alacak İngiltere U-21 takımının 40 kişilik ön kadrosu açıklandı. Menajer Stuart Pearce tarafında seçilen listede 5 Chelseali oyuncu mevcut: Ryan Bertrand, Jack Cork, Josh McEachran, Daniel Sturridge ve Michael Mancienne(23 yaşında olmasına rağmen hala bu statüde oynayabilir).

Bu 5 oyuncuyla listede en fazla oyuncusu olan takımız. Bu da artık altyapıya verdiğimiz önemin göstergesi sanırım. İngiltere'de, İtalya'da ve Uzak Doğu'da spor okulları açıp oyuncular yetiştirmeye başladık. Bunun dışında Brezilya, Hırvatistan, İsveç, Sırbistan gibi ülkelerdeki altyapıya önem veren takımların gelecek vaad eden genç oyuncularını alıp kendi altyapımıza katıyoruz. Yani biz de artık sadece paraya dayalı olmayan bir gelecek için hazırlanıyoruz diyebiliriz. Zaten bu sezon da bunun meyvelerini Sturridge, McEachran, Bertrand, Kakuta, Van Aanholt gibi oyuncularla yavaş yavaş almaya başladık.

Daha sonra 23 kişiye indirilecek bu 40 kişilik listeyi de son olarak verelim:

Fielding (Blackburn), Loach (Watford), Steele (Middlesbrough), McCarthy (Reading), Bennett (Middlesbrough), Bertrand (Chelsea), Gibbs (Arsenal), Jones (Blackburn), Mancienne (Chelsea), Mee (Manchester City), Naughton (Tottenham), Richards (Manchester City), Smalling (Manchester United), Tomkins (West Ham), Trippier (Manchester City), Walker (Tottenham), Albrighton (Aston Villa), Cork (Chelsea), Cleverley (Manchester United), Davies (Bolton), Hammill (Wolves), Henderson (Sunderland), Howson (Leeds), Lallana (Southampton), Lansbury (Arsenal), McEachran (Chelsea), Muamba (Bolton), Rodwell (Everton), Rose (Tottenham), Sinclair (Swansea), Wilshere (Arsenal), Carroll (Liverpool), Delfouneso (Aston Villa), Hooper (Celtic), Rodriguez (Burnley), Sears (West Ham), Sturridge (Chelsea), Vaughan (Everton), Welbeck (Manchester United), Wickham (Ipswich)

3 Mayıs 2011 Salı

Terry: "Asla Pes Etmeyeceğiz"

"İnancımı hiçbir zaman kaybetmedim. Bir sezon boyunca iyi veya kötü dönemler yaşayabilirsiniz. Hiç şüphe yok ki biz bu sezon kötü bir dönem yaşadık ama elimizden geldiğince çabuk çıkmaya çalıştık bu durumdan. Bunu aşmak birkaç haftamızı aldı fakat sonunda başardık ve doğru zamanda iyi bir dönüş sergiledik. Tüm yapabileceğimiz maçları kazanıp diğer takımların üstündeki baskıyı arttırmaktı.

Tottenham maçında ne olursa olsun kazanmayı hak etmiştik. Çünkü tüm maç hiç pes etmedik ki zaten kulübün futbol anlayışı da bu.

Bir de tabii tüm oyuncuların güvendiği, inandığı ve bu kulüpte kalmayı hak eden bir menajerimiz var. Önüne birçok engel çıktı fakat bizim yolumuzda devam etmemizi sağladı. Şimdi, sezon başında iyi iş yaptığımız eski formasyonumuza döndük. Asla pes etmeyeceğiz.

Old Trafford'a çok dinç ve tüm kadro inanç dolu olarak gideceğiz. Geçen sene oradaki maçı kazanmıştık. Bu sene de bunu tekrar etmemek için hiçbir neden yok.

Old Trafford'a gidip kendimizi tekrar kupayı Stamford'a getirebilme durumuna sokacak galibiyeti almaktan daha büyük bir teşvik olamaz. Yine de, ManU maçından nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın biz bu kupayı istiyoruz. Bizi ilerleten işte bu duygu."

1 Mayıs 2011 Pazar

JT... 13 Yıl, 500 Maç...

Geçtiğimiz günlerde Lampard, Chelsea tarihinde 500. formaya ulaşan 4. oyuncumuz olmuştu. Dünkü Tottenham maçıyla da kaptan John Terry, 500. kez bu formayı sırtına geçirdi. Önemli bir başarı tabii... 1998'den bu yana 500 maç... İnanıyorum ki daha uzun yıllar boyunca bu takıma liderlik etmeye devam edecek.

İşte bu 13 yıllık (altyapıyla birlikte 16 yıl) dönemden fotoğraflar...

Genç Terry, Harlington antrenman sahasında. 1998

Terry, ilk golünü atıyor...
Chelsea - Gillingham (FA Cup), 20 Şubat 2000

Terry vs. Roy Keane
Chelsea - Man Utd, 30 Kasım 2003

Terry, League Cup, Premier League kupası
ve Community Shield ile poz veriyor. 2005

Terry, Cech ve Cudicini'nin sakatlanması sonrası kaleye geçer...
Chelsea - Reading, 14 Ekim 2006

Kaptan, koruma maskesiyle...
Valencia - Chelsea, 3 Ekim 2007

Dennis Wise, Ron Harris, Roy Bentley ve John Terry
Dört kaptan bir arada... 17 Mayıs 2009

Terry, İngiltere caddelerinde, 2009-10 sezonundaki
"çifte zafer" sonrası kutlamada... 16 Mayıs 2010

JT ve Mavi Ordusu
Chelsea - Aston Villa, 2 Ocak 2011